Diz Kireçlenmesi
Diz eklemindeki kıkırdağın zamanla aşınmasıyla oluşur. Bu durum, kemiklerin birbirine sürtmesine neden olur. Diz kireçlenmesi sırasında ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığı görülür. Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar. Fazla kilo, zorlayıcı hareketler ve geçmişteki diz yaralanmaları riski artırır. Erken tanı ve tedaviyle yaşam kalitesi korunabilir. Fizik tedavi fayda sağlar.
Diz Kireçlenmesi Belirtileri Nelerdir?
En yaygın belirtisi ağrıdır. Başlangıçta yalnızca hareket sırasında veya uzun süre ayakta kalınca hissedilirken, hastalık ilerledikçe dinlenme halinde bile ağrı olabilir. Özellikle merdiven çıkarken, çömelirken ya da yürürken ağrı artar. Sabahları uyanınca veya uzun süre hareketsiz kalındığında dizde sertlik hissedilir. Bu tutukluk genellikle 30 dakikadan kısa sürer ve hareket ettikçe azalır.
Sertlik, eklemin esnekliğini kaybetmesine yol açabilir. Diz kireçlenmesi ilerledikçe dizin hareket açıklığı azalır. Diz tam olarak bükülemez ya da düzleştirilemez. Bu durum günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayabilir; örneğin oturup kalkmak zorlaşabilir. Eklem içinde iltihaplanma veya sıvı birikmesi nedeniyle dizde zaman zaman şişlik görülebilir. Bu şişlik bazen dokunulduğunda sıcaklık hissi ile birlikte olabilir. Diz hareket ettirilirken kemikler birbirine sürtüyormuş gibi bir his oluşabilir. Bu durum zaman zaman “kıtırtı” ya da gıcırdama sesi şeklinde duyulabilir.
Bazı hastalar dizlerinin aniden kilitlendiğini ya da yürürken birden boşa çıktığını hisseder. Bu, diz eklemindeki yapısal bozulmalar nedeniyle oluşur ve düşmelere yol açabilir. İleri evrelerde dizde dıştan fark edilen eğrilik veya şekil bozukluğu gelişebilir. Bu genellikle dizin iç kısmında kıkırdak kaybına bağlı olarak gelişen “O bacak” görünümüdür. Tüm bu diz kireçlenmesi belirtileri kişiden kişiye farklı şiddetlerde görülebilir. Erken dönemde tedavi edilmezse, diz kireçlenmesi yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir.
Diz Kireçlenmesi Neden Olur?
Yaşlandıkça vücuttaki kıkırdak dokular doğal olarak yıpranır. Diz eklemi sürekli hareket halinde olduğu için bu bölgede kıkırdak aşınması daha belirgin olur. Yaşlanma sürecinde kıkırdağın su içeriği azalır, elastikiyeti düşer ve onarım kapasitesi zayıflar. Bu da kireçlenmeye zemin hazırlar. Aşırı kilo dizlere binen yükü artırır. Her fazla kilo, diz eklemine yürürken dört katı kadar fazla baskı uygular. Bu durum, kıkırdak dokunun normalden daha hızlı aşınmasına neden olur. Uzun vadede bu baskı diz ekleminde hasara ve kireçlenmeye yol açar.
Bazı kişilerde ailesel olarak kireçlenme görülme riski daha fazladır. Genetik yatkınlık, kıkırdak yapısının zayıf olmasına veya eklem dengesizliklerine sebep olabilir. Bu durum, kişinin yaşam tarzı sağlıklı olsa bile kireçlenme gelişmesini kolaylaştırabilir. Daha önce dizde yaşanmış kırık, çıkık, bağ yırtılması veya menisküs yırtığı gibi yaralanmalar, diz ekleminde yapısal bozukluklara yol açabilir. Bu bozukluklar zamanla eklemde dengesiz yüklenmelere ve kıkırdak hasarına neden olarak kireçlenmeye yol açar.
Uzun süre ayakta kalmak, çömelmek, merdiven inip çıkmak veya ağır iş yapmak gibi dizleri zorlayan tekrarlayıcı hareketler, kıkırdağın zamanla aşınmasına neden olabilir. Bu tür kullanım özellikle belli meslek gruplarında daha sık görülür (örneğin inşaat işçileri, sporcular). Diz çevresindeki kaslar zayıf olduğunda diz eklemi yeterince desteklenemez. Bu da yükün doğrudan kıkırdak üzerine binmesine neden olur. Kas desteğinin az olması, diz ekleminin dengeli çalışmasını engelleyerek kireçlenmeye zemin hazırlar.
Kadınlarda hormonal değişiklikler ve bağ dokusunun farklı yapısı nedeniyle diz kireçlenmesi daha sık görülür. Özellikle menopoz döneminde östrojen seviyesinin düşmesi kıkırdak sağlığını olumsuz etkileyebilir. Doğuştan veya sonradan gelişmiş diz hizalanma problemleri (örneğin O bacak ya da X bacak) diz eklemi üzerine dengesiz yük binmesine neden olur. Bu dengesizlik, bazı kısımlarda kıkırdağın daha fazla aşınmasına yol açarak riski artırır.
Diz Kireçlenmesi Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Ağrıyı azaltmak ve iltihabı kontrol altına almak için çeşitli ilaçlar kullanılır. En yaygın kullanılanlar arasında asetaminofen (parasetamol), non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ) ve bazı durumlarda doktor kontrolünde kortizonlu ilaçlar yer alır. Bu ilaçlar genellikle geçici rahatlama sağlar. Fizyoterapistler tarafından uygulanan özel egzersiz programları, diz çevresindeki kasları güçlendirerek ekleme binen yükü azaltır.
Düzenli egzersizler hareket kabiliyetini artırır ve ağrıyı azaltır. Aynı zamanda denge ve esneklik çalışmaları da önerilir. Fazla kilo diz eklemlerine binen yükü artırır. Bu nedenle ideal kiloya ulaşmak ve bunu korumak, diz kireçlenmesi belirtilerini hafifletmede oldukça etkilidir. Diyetisyen eşliğinde hazırlanan sağlıklı bir beslenme planı bu süreçte yardımcı olabilir. Diz içine uygulanan hyaluronik asit ya da kortikosteroid enjeksiyonları, ağrıyı hafifletmek ve geçici rahatlama sağlamak için kullanılır.
Hyaluronik asit, eklem sıvısını taklit ederek kayganlığı artırırken; kortizon enjeksiyonları ise iltihabı azaltır. Diz çevresine uygulanan dizlikler, bastonlar veya ayakkabı tabanlıkları, eklem üzerindeki yükü azaltarak hareketi kolaylaştırır. Özellikle ileri yaşlarda dengeyi sağlamak ve ağrıyı azaltmak için yardımcı olabilir. Akupunktur, sıcak-soğuk uygulamaları, kaplıca tedavileri ve bazı bitkisel destekler ağrıyı hafifletmekte yardımcı olabilir. Ancak bu yöntemlerin bilimsel etkinliği sınırlıdır ve mutlaka doktor onayıyla uygulanmalıdır. İleri derecedeki diz kireçlenmesi vakalarında cerrahi müdahale gerekebilir. En yaygın yöntem diz protezi ameliyatıdır. Bu işlemde aşınmış eklem yapısı çıkarılır ve yerine yapay bir protez takılır. Cerrahi, diğer yöntemlerin yetersiz kaldığı ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen durumlarda tercih edilir.